Grafiti Alfabesi Grafiti, son zamanların en popüler sanatlarından biridir. Ülkemizde de genellikle gençlerin yaptığı duvar yazıları olarak bilinen bir sanattır. Kimileri bunun bir sanat olduğuna inanırken kimileri de bunun vandalizm olduğuna inanır. Aslında grafitinin sanat olup olmadığı hala tartışılmaktadır. Sanat olduğunu düşünenler, insanların kendi tercihlerine ve özelliklerine göre duygu ve düşüncelerini yansıttığı için bunun bir sanat olduğunu savunmaktadır. Ancak grafitinin daha çok sokaklarda yapılması ve duvarları boyayarak icra edilmesi nedeniyle bazı kişiler bunun sanat olmadığını düşünmektedir. Grafitinin Tarihsel Süreci Grafitinin tarihsel sürecine bakacak olursak, aslında milattan önceye kadar giden bir sanattır. İlk insanlar, mağara duvarlarına yazdıkları isimlerle ve yazılarla grafitiyi farkında olmadan başlatmışlardır. Daha sonra 1940'lı yıllarda Almanya'da protestolarda kullanılmıştır. Protestolarda duvara yazılan iki yönlü olarak sloganlar ve şekillerle grafiti devam etmiştir. 1960'lı yıllarda ise Amerika'da bazı sokak çeteleri, kendi bölgelerini belirlemek için duvarlara kendi logolarını ve şekillerini çizmişlerdir. 1970'li yıllarda New York'ta kuryecilik yapan bir kişinin, gittiği her yere adını kısaltarak ve sokak numarası ile kendine ait imzasını atmasıyla insanların merakını uyandırmıştır. Böyle bir imza yapıldığını öğrenen gençler, o zamanlarda kendilerine bir imza bulmuş ve grafitiyi geliştirerek daha karmaşık desenler yapmaya başlamışlardır. Günümüzde ise grafiti, bireysel ve grup olarak yapılmaktadır. Grafiti Alfabesi Grafiti alfabesi aslında bir duvar yazısıdır. Grafiti, genellikle bu sanatı yapan kişinin olaylara bakış açısını, siyasi görüşünü ve duygularını dışa yansıtmasının bir yoludur. Grafiti, daha kolay yapılabilmesi için genellikle sprey boyalarla yapılır. Grafiti, daha çok kişinin görebileceği alanlara veya daha çok kişinin olduğu yerlere, örneğin tren vagonları, işlek caddeler ve duvarlara yapılır. Grafiti sanatının çok fazla yetenek gerektiren bir sanat olmadığı düşünülmektedir. Ancak grafiti sanatı, çok çalışarak ve benimseyerek geliştirilebilmektedir. Grafiti Sanatçısı Olmak Grafiti sanatçısı olmak istiyorsanız, öncelikle kendinize ait bir defteriniz olmalı ve bu deftere kendinize ait taslaklarınızı çizmelisiniz. Grafiti sanatçısı olmak için öncelikle kendinize ait bir tarzınız ya da sıkça kullandığınız bir logo veya bir imzanız olmalıdır. Çalışma yapmadan önce perspektifi kafanızda belirlemeniz gerekiyor. Yani yazı havada mı kalmalı, yoksa yere mi oturmalı, ya da yukarıdan mı yoksa aşağıdan mı bakıldığınıza karar vermeniz gerekiyor. Bunları yaptıktan sonra eğer gölge yapmak istiyorsanız yine kurşun kalem kullanılarak gölgeleri yapmalısınız. Daha sonra da yaptığınız gölgeleri boyamalısınız. Genellikle gölge yaptıktan sonra kurşun kalemle yaptığınız çizimleri silmeniz gerekir. Çünkü eğer boyadıktan sonra silerseniz renkler daha soluk çıkacaktır. Ülkemizde grafiti sanatı, Almanya'da yaşayan Türk ailelerinin Türkiye'ye gelip gitmesi ile gelişmiştir. Bazı propaganda yazıları yazmak amacıyla kullanılmıştır. Ancak bazı insanlar tarafından keşfedilip sprey boyayla başka yönlere çekilmiştir. Toplumun Ön Yargılarından Kurtulmak Eğer grafiti sanatında toplumun ön yargılarından kurtulmak istiyorsak, yaptığımız çalışmalarda siyasetten kaçınmalıyız. Grafiti alfabesini tanımlamak istersek, alfabenin ve şekillerin birbirine geçmiş hali diyebiliriz. Grafiti alfabesinin belli bir şekli veya düzeni yoktur. Yani kişi, kendi alfabesini, kendi şeklini kendisi üretebilir. |
Ömür
11 Temmuz 2024 PerşembeGrafiti sanatının aslında tarihsel olarak mağara duvarlarına kadar dayandığını bilmiyordum. Bu kadar eski bir kökene sahip olması beni şaşırttı. Sadece modern çağın bir parçası sanıyordum ama gerçekte ne kadar eskiye dayandığını öğrenmek çok ilginç oldu. Sizce bu sanata toplumun ön yargılarını kırmak için hangi adımlar atılmalı?
Cevap yazAdmin
11 Temmuz 2024 PerşembeÖmür, grafiti sanatının tarihsel kökenlerinin mö 40.000 yıl öncesine kadar dayandığını öğrenmek gerçekten çok etkileyici, değil mi? Bu sanatın toplumdaki ön yargılarını kırmak için öncelikle grafitinin bir sanat formu olduğu konusunda farkındalık yaratmak gerekiyor. Bu amaca ulaşmak için şehirlerin belirli alanlarında legal grafiti duvarları oluşturulabilir, aynı zamanda grafiti sanatına dair sergiler ve atölye çalışmaları düzenlenebilir. Eğitim kurumlarında sanat derslerinin bir parçası olarak grafitiye yer verilmesi de ön yargıların azalmasına katkı sağlayabilir. Bu adımlar, grafitinin sadece bir vandalizm eylemi olmadığını, aksine derin bir tarihsel kökene ve sanatsal değere sahip olduğunu gösterebilir.