{ "title": "Uygur Alfabesi", "image": "https://www.alfabe.gen.tr/images/uygur-alfabesi.jpg", "date": "20.01.2024 15:02:05", "author": "Cihan OZEN", "article": [ { "article": "
Uygur alfabesi, 3'ü ünlü 11'i sesiz harf olmak üzere 14 harften oluşan Uygur alfabesinin kökeni soğd olup, yapılan bazı değişikliklerden sonra Türkçeye uyarlanmıştır. Arap edebiyatında olduğu sağdan sola yazılan yazılarda z harfi hariç tüm harfler bitiştirilir.

Uygurlar döneminde oluşan yeni din inançları aracılığıyla yeni alfabe denemeleri de olmuştur. O dönem yaşayan Türkler, inançlarını gerçekleştirdikleri yeni dinlerin kutsal mesajlarının yazılı hale getirildiği alfabeleri alıp dillerinin yazımına uyarlamasını başarıyla yapmışlardır.

Doğrudan Soğd yazısı ile yazılmış birkaç metin hariç Brahmi ve Tibet yazısı ile kalema alınmış az sayıda yazma bulunmaktadır. Budist Türklerden elimize gelen verilerden metinlerin birçoğu Soğd yazısından türetilen Uygur alfabesi ile yazılmıştır.

Uygur alfabesi, Türkçe için kullanılmış bir yazı sistemidir. Soğd alfabesi diye adlandırılan Soğdların daha çok el yazısından (Kurziv) harf eklemeleri, birleştirmeler gibi birtakım değişiklikler ile alınmıştır. Bu alfabe kullanılmaya başladıktan sonra Uygur alfabesi olarak adlandırılmıştır. Uygur alfabesi diye anılmasının nedeni, bu alfabenin uzun süre ve en çok Uygurlar tarafından kullanılmış olması, ayrıca Uygur kültürünün gelişme ve ilerleme döneminin niceleyici maddelerinden biri olmasıdır.

Yaygınlaşan Uygur alfabesinin popüler olmasının gerekçeleri arasında Kaşgarlı Mahmud'un Bağdat'ta yazıp Abbasi halifesine sunduğu Divanu Lugati't-Türk (1072) isimli ünlü eserinde Uygur alfabesini nitelemiş ve Türk alfabesi\" sözü ile çok etkili olmuştur.

Uygur Alfabesini Açıklamak

Uygurlar tarafından kullanılmaya başlayan alfabenin Türkler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, 9. YY ortalarında Koço Uygur Kağanlığı'nın varlığını ilan etmesi ile Uygurlar arasında yayılmaya başladığı söylenir. Tamamen kronoljik ilerlemeler ışığında bu kanıya varılmakta olduğu ve işlek Soğd el yazısı, 7. Yy. 'da ortaya çıktığı bilinmektedir. Bu nedenle, bu alfabenin 8. YY'da Doğu Türkistan'da yaşayan diğer Türklerce kullanılmaya başlandığı, daha sonra 9. Yüzyıl ortalarında Türkler tarafından yayıldığı görüşü hakimdir.

15. YY'a kadar Turfan ve çevresinde kullanılmış Uygur alfabesi, ondan sonra Arap alfabesine yerini bırakmıştır. 18. Yy. A kadar Kansu'daki Budist Uygurlar tarafından dinî amaçlı toplantı ve törenlerde kullanılmaya devam etmiştir. Dolasıyla eski Uygur harfleriyle yazılmaya devam ettiği bilinene Uygur alfabesi, Budist kitabeleri Sarı Uygurlar tarafından klâsik Uygur dilinde kullanımı sürmüştür. Bu bilgi bize, Uygur yazısının Türkler arasında 1000 yıllık süreyi devirdiği hattâ daha fazla bir süre kültür yazısı olarak yaşayan bir varlık ispat etmektedir. İslâmî dönem edebiyatında yazılan eserlerin bazı nüshalarının Uygur alfabesi ile yazıldığı bilinmektedir. Ayrıca 15. Yy. 'da Osmanlı sarayında da Uygur alfabesi kullanıldığı bilinir. Uygur harfleri ile yazılan eserlerden biri de Kutadgu Bilig'in üç nüshasından biri olan Viyana nüshasıdır. Uygur yazısına ve Uygurcaya bağlılık hissetmenin esas nedeni din olup; Doğu Türkistan'dan İstanbul'daki Osmanlı sarayına kadar, söz konusu dönem içinde, dokuz yüzyıl kullanımda kalmıştır.

İlk Uygurca Çalışmalar

Uygur dilinin incelemeleri aşamasında ilk yayın olması bakımından ve çok değerli bulguları içeren çalışmalar, Müller tarafından 1908'de yayına hazırlanan Uigurica'dır. Uigurica I ile bu çalışmalar başlamış ve 1911'de yayımladığı Uigurica II'de Uygurca metinlerin yan tarafında Çinceleri de yer alacak şekilde derlemeler sunmuştur. Toplam 4 yayın içeren bu çalışmaların üçüncüsü 1919'da çıkarılmış, 4. Sü ise Müller'in ölümünden sonra 1931'de A. V. Gabain tarafından Müller'in materyalları üzerinden yayımlanmıştır. Bu yayınlar bazı transkripsiyon hataları içerse de başlangıç döneminin araştırması olduğu için, günümüzde dahi hiçbir bakımdan önemini kaybetmemiş olan çalışmalardır.
" } ] }